Sedef 
Normal deri hücreleri 28-30 günde olgunlaşır ve deri yüzeyinden, fark edilmeden dökülür. Fakat sedef hastalığında deri hücreleri yalnızca 3-4 günde olgunlaşır ve hücreler yüzeyde yığılarak deriden kalkık kırmızı lezyonlar oluşturur.
Çok sık görülmeye başlayan bu hastalık bilhassa beyaz ırkta yaygındır, istatistiklere göre batı ülkelerinde nüfusun yüzde ikisi sedef hastasıdır. Bu hastalığın sebepleri "Et", "Kanser" ve "Vitiligo" bölümlerinde anlatılmıştır. Sedef ve vitiligo aynı kaynaktan gelen iki hastalıktır. Sebep aynı olduğu için, tedavi de hemen hemen aynıdır. Basit ve yeni vakalarda kan grubu "O" olanlar buğday ürünlerinden, kan grubu "A" olanlar kırmızı et ürünlerinden uzaklaşınca, genel tedavinin daha başındayken rahatlama olur.
Tedavi
Genel tedaviden başlanarak karaciğer, beyin, idrar yolları ve böbrek temizlemesi yapılır. Sedefe yakın bölgelere hacamat yaptırılır,sedef üzerine sülük konur.
- Lavanta şurubunu zeytinyağı ile içmek, bu kırışımdan sonra incir yemek, dalağı temizler ve sedefi kökten kaldırmaya yardımcı olur.
Genel tedavi ile birlikte bölgesel tedaviye başlanır:
- Sedefli bölgelere her banyodan sonra zeytinyağı sürülür.
- Sonra İnce öğütülmüş kara ardıç kozalağı veya kara hardal ya da kara turp tohumu, ince toz halinde sedefli bölgelere iyice yedirilerek sürülür. Bunların yerine sedefli bölgelere iyice yedirerek acı kavun suyu da sürülebilir.
- Taze çınar kabuğu sirke ile kaynatılır ve sedefli bölgelere sürülür.
- Haftada 2 defa sabahleyin 30 gr. İngiliz tuzu suyla eritilerek aç karnına içilir.
Halk arasında söylendiğine göre Afyon'un bazı bölgelerindeki toprak sedef için şifalıdır. Sivas'ta bir göldeki balıkların da sedefi temizlediği bilinmektedir. 
Lavanta şurubunun hazırlanması:
1 çorba kaşığı dolusu lavanta çiçeği 500 gr. su ile kısık ateşte 5 dakika kaynatılır, 15 dakika bekletilir ve süzülür. 40 dereceye kadar soğuyunca yeterli miktarda bal eklenerek buzdolabında saklanır.
Esra G, yaş 20, İstanbul
Saç diplerimde kepeklenme olduğu zaman doktora gittim, cilt hastalığı olduğunu söyledi ve eczanede ilaç yaptırttı, ilaç zift gibi kokuyordu ve her akşam başağnsı yapıyordu. Hamile olduğumu öğrenince bıraktım. Başımdaki tabakalar gitgide kalınlaştı. Hamileliğimin ilk haftaları tehlikeli ve ağır geçti. 7. ayda hafif kanamalarım oldu. Doktora gittiğimde erken doğum tehdidi olduğunu söyledi, bebeğin ciğerlerinin gelişmesi için prepar ampul uyguladı. 3 saat arayla doğum geciktirici ilaç kullanmaya başladım.
Bu bende kalp çarpıntısı ve mide bulantısı yapıyordu. 2 hafta iki günde bir doktora giderek böyle geçti. Bir akşam, suyum geldi. Biz normal doğumu beklerken bebeğimin 35 haftalık olduğu anlaşıldı ve acilen sezaryene alındım.
Bebeğim çok huzursuzdu. 17günlükken zatürre teşhisiyle hastaneye yatırıldık. 4 gün boyunca antibiyotik ve kortizon tedavisi gördü. Eve döndüğümüzde gazlı, huzursuz ve hiç susmayan bir bebekti. Sesi sokaklardan duyuluyordu.
Bebeğim 4,5 aylık olunca dizimde bir ağrı, şişlik, alevlenme oldu ve topallamaya başladım. Verilen ağrı kesiciler hiç fayda vermedi. Tekrar tahliller, araştırmalar yapıldı fakat hiçbir şey anlaşılamadı. Dizlerimden 3 defa su aldılar, yine netice alamadılar. Üniversite hastanesinde yapılan tahlillerden ve alınan sulardan sonra posye artrit teşhisi kondu. Tekrar ilaçlara başlandı. Bu arada sedeflerim arttı. Amerika'dan gelen özel ilaçlar ve şampuanlar kullanmaya başladım ama herşey aynıydı.
Dizim daha da şiştiğinde tekrar hastahaneye gittim, sedeften kaynaklanan iltihaplı romatizmaya bağlı artrit dediler. Acil olarak 2 tane depo antibiyotik yapıldı. Bu arada hemen ilaçlara başladım: Delacortin, Emexsatex, Arava, Omeprol, Endol. Tabii bebeğimi sütten ayırdım. Bunu için de Dostinex kullandım.Ağrı ve şişlik arttığında daha fazla ilaç alıyordum. Kullandığım ilaçların kanser ilaçlan olduğunu öğrenince çok üzüldüm, ağladım.
Ağrılarım geçmediği için hastahanede serum tedavisi başlanacaktı.
Bir tanıdığım Aidın Hanım'dan bahsedince ona gittim. Dalak ve karaciğerim bozulmuş, kalbim de etkilenmiş. Aydın Hanım bebeğimin de rahatsızlığını farketti, benimle birlikte ona da açlık, hacamat ve sülük tedavisi verdi. Tedaviye bütün mamaları ve ilaçları çöpe atarak başladım. Artık bebeğimi sıkma meyve suları ve katkısız yiyeceklerle besliyordum.
Açlıklardan sonra yaptığım iki karaciğer temizlemesinde vücudumdan nelerin gittiğini hayretler içinde gördüm. Şu anda hacamat ve sülük tedavisini bitirdim. Kendimde ve bebeğimde tedaviyi uygularken karşılaştığım problemler beni yıldırmadı, sabırla devam ettim. 7 tane 3 günlük açlığım kaldı. İlaç kullandığım zamana göre çok daha iyiyim ve sağlıklıyım. Bebeğim artık bir melek oldu.
Rabbime sonsuz şükürler olsun.
Bu websitesi Webservis Site Kur ile oluşturulmuştur.