Organ nakli ve zararları
Organ nakli aynı anda iki kişi bağladığı için, organ aldırmaktan daha trajik bir durumdur.
Allah Celle Celalühü nakledilen organı reddetme mekanizması yarattığına göre bu konuda çok söze de gerek yoktur. Organ nakli geçiren organın reddini önlemek için ömür boyu bağışıklığı baskılayan sentetik ilaçlar kullanmak yani ömür boyu sünnetullaha karşı savaş savaşmak zorunda kalır.
Geçtiğimiz yıllarda dünya korkunç bir olaya şahit olmuştur.Avustralyada 9 yaşındaki bir kıza nakledilen karaciğer kızın kan üretimini ve bağışıklık sistemini kontrol altına almıştır,kızın kan grubu ve Rh faktörü değişmiş reddetme fonksiyonu ortadan kalkmıştır. Bu durumda kızın bedenine mi karaciğeri nakledildi, karaciğere mi kızın bedeni nakledildi belli değildir. Bu vakada kız dikkatli bir bilim adamının gözetimi altında olduğu için değişim tespit edilmiştir, bütün organ nakli vakalarında aynı durum söz konusudur,fakat gözetim olmadığı için fark edilmemektedir.
karaciğer nakli yapılan hastaların NLS tanı cihazı ile bütün hiç organları bilgisayar monitöründe görüntülenebilirken karaciğerin yeri karanlık olarak gözlenmektedir.Ademoğlu sabah erişince azalarının hepsi hal lisanı ile ona şöyle der "bizim hakkımızda Allah;tan kork Zira biz sana emanetiz "komşudan alınan basit bir emanet bile başkasına hediye edilip verilmez ve satılamaz iken Allahın emanetini hiç tereddütsüz verilmesi nasıl düşünülebilir.
KAN NAKLİ VE ZARARLARI
Kan 1. ve 2. sindirim safhalarını atlayarak doğrudan kana yani 3. sindirme verildiğinde kandaki genetik materyal vericiye ait bütün genetik özellikleri taşıyarak alıcının hücrelerine ulaşır ve alıcının genomuna karışır. Yani kan almak bildiğimiz GMO (genetik modifiye organizma) oluşumuna sebep olabilir. Vericinin fiziksel ve ruhsal özellikleri alıcı ile beraber neslini de geçer.
Kan damardan alınır alınmaz hemen kullanılmaz, endüstriyel gıda ürünlerinde olduğu gibi bozulmayı önleyici katkılar eklenerek aylarca kan bankalarında bekletilir. Katkı maddelerinin çoğu ya domuzdan doğrudan alınmakta ya da rekombinant DNA yoluyla domuz DNA sı kullanılarak hazırlanmaktadır. Ayrıca kanın üzerindeki etikette dönerin kim olduğu içki içip içmediği, uyuşturucu kullanıp kullanmadığı, haram yiyip yemediği,Allaha küfür edip küfür etmediği bilgisi yazılmaz. Halbuki bu bilgilerin etikette belirtilmesi kan alanların doğal hakkıdır.
Günümüzde çok önemli insanı ve hayat kurtaran bir işlem olarak devamlı teşvik edilen kan bağışına aslında kimsenin ihtiyacı yoktur. Büyük hekimlere göre esneme,mide bulantısı ve bayılma hissi gelene kadar kan kaybında tehlike yoktur, bu belirtiler kan hacminin yüze 20den fazlası kaybedilince görülür.Kan hacminin %30dan fazlası tahminen bir buçuk litre kaybedilince tehlike oluşabilir. Ancak bu safhaya gelmeden bağışıklık sisteminin devreye girmesiyle hasta doğal olarak bayılır, bayılma ile birlikte kalp atışları yavaşlar, tansiyon düşer kanama otomatik olarak durur.
Benzer örnekleri çok rastlanmak ile beraber kan nakli ile ilgili bir örnek çok dikkat çekicidir. Ameliyat olurken kan verilen bir kadın uyandıktan sonra hayatında hiç sigara içmediği halde şiddetle kısa malbora sigarası içmek istemiş araştırıldığında ona kan veren dayısının kısa malbora tiryakisi olduğu görülmüştür.Kadın 15 yıldır bu istekle mücadele etmektedir.Tabii ki kadına bazısı bizzat kendisinde, bazısı da neslinde ortaya çıkacak başka özelliklerde geçmiştir. örnekteki kadın kendi dayısının kanını almıştır,fakat genel olarak hastaya kan bankasının temin edilen kimden aldığını asla bilemeyeceği herhangi bir kan verilmektedir.Bu kan sadece fiziksel değil manevi tehlikeler de barındırır.
AMELİYATLAR...
Ameliyatlar çoğunlukla genel anestezi ile yapılır. Genel anestezi, geçici bilinç kaybı ile duyu fonksiyonlarını ortadan kaldırarak hastanın ameliyat esnasında acı,ağrı duymaması için uygulanır. Bilinç kaybını takiben kaslar, kas gevşetici ile felç haline sokulur. Genel anestezide kullanılan ilaçlar beyinde ve bütün sinir sisteminde hasara sebep olur.
Anestezik maddenin yüzde 60-80i 24 saat içinde solunum yoluyla atılır. Fakat bu zaman zarfında akciğer dokuları ciddi tahribata uğrar. Geri kalan kısmı metabolizmaya karışır ve İdrarla dışarı atılırken, böbrek hasarına neden olur. Hastaların yaklaşık %20sinde karaciğer enzimlerinde yükselme ve karaciğer nekrozu gelişebilir Ayrıca genel Anestezinin etkisi ile
-Yüksek tansiyon
-Uzun dönem oryantasyon bozukluğu ve şuur bulanıklığı
-Akciğer enfeksiyonları
-Atelektazi
-Aspirasyon pnömonisi
-Kalp atım bozuklukları
-Ani kalp durması gibi komplikasyonlar da görülebilir.
Bütün bu risklere rağmen bebeklere ve çocuklara röntgen gibi basit tıbbi müdahalelerde bile belirli bir pozisyonda hareketsiz tutmak için genel anestezi uygulanmaktadır.
Ağrıdan kurtuluş olarak başvurulan ameliyatlarda organı alınan hastaların hissettiği ağrı sancı ve bazen ameliyattan sonra da aynı şekilde devam eder. Çünkü beynin o organa ait merkezlerindeki kayıtları silinmemiştir ve hasta organı alındığı için Bu ağrıların tedavisi artık mümkün değildir. Örneğin diş ağrısı sebebiyle bir hastanın bütün dişleri çekilmiş ancak ağrı aynı şiddetiyle devam etmiştir.
Geniz eti,bademcik, apandist,safra kesesi, rahim gibi organların ameliyatla alınıp atılması çağdaş tıbbın bir cinayetidir.Buna razı olan insanın ise kendisine emanet edilen bedenine karşı işlediği daha büyük bir cinayettir. Çünkü her bir organa ait hücrelerin ürettiği enerji vücudun tüm enerjisini toplayan tek bir enerji kanalına akar. Her organ kendisiyle aynı zikri yapan gezegen veya gezegen grubuna enerji yoluyla bağlıdır.Tek bir organın alınması güneş sistemindeki gezegenlerden birinin yok olması kadar büyük bir faciadır.Ameliyat bir tedavi metodu veya kurtuluş değildir, dikkat edilirse yapılan her ameliyatı mutlaka başka ameliyatlar izlenmektedir.
Gerçek tıp kitabında anlatılan tedavi metodu uygulandığı sürece ameliyat gibi bir müdahaleye kazalar hariç hiç kimsenin ihtiyacı kalmaz. Ancak ameliyat kaçınılmaz ise ameliyattan önce açlık yapılmalı,ameliyattan sonra iştah gelinceye kadar hiçbir şey yiyip içermelidir. İştah gelince istediği meyve ve salata yiyebilir, meyve ve sebze suyu içilebilir faydalı diye istemediği bir şeyi yememelidir.